Bizi Arayın

+90 (530) 230 22 10

Çalışma Saatleri

10:30 - 21:30

Pozitif Psikoterapi

Pozitif Psikoterapi


Pozitif psikoterapi, çok kültürlü hikayeleri ve metaforları kullanarak terapi gören insanları, zihinsel sağlık endişelerini eşsiz ve olumlu bir şekilde görmeye teşvik eder. Terapi gören kişi, hikayeye dahil edilir, böylece iyileşme sürecinde aktif bir rol oynama fırsatı bulur. Bu disiplinler arası yaklaşım, bireylerin kendi terapistleri haline gelmelerine yardımcı olmak için çeşitli psikoterapi formlarını içerir, ki bu da kendi özel durumlarına, deneyimlerine ve çevrelerine en uygun olanı belirlemelerine yardımcı olur.

 

Pozitif psikoterapi teorisine göre, olumlu bir sonuca ulaşmak için üç ana ilkenin ele alınması gerekmektedir.

Umut prensibi, insanlığın olumlu kavramını vurgular. Belirli bir bozukluğu ortadan kaldırmak yerine, bireylere ilk olarak bozukluğu tamamen incelemeleri ve olumlu veya gerçek (verilmiş) niteliklerini çözmeleri teşvik edilir. Terapist, insanlara tedavi sürecinde bozukluğun gerçek amacını anlamalarına ve onu yeni bir perspektifte görmelerine yardımcı olur. Örneğin, bir uyku bozukluğu az uyku ile işlev gösterme yeteneği olarak yorumlanabilir, düşük bir ruh hali ise içsel veya dışsal çatışmalara yanıt verme kapasitesi olarak görülebilir. Deneyimlenen semptomlar, yaşam kalitelerini tekrar dengelemek için sinyaller olarak kabul edilir.

 

Denge ilkesi, çatışma dinamiğini ve içeriğini ele alır. Peseschkian'ın denge modeline göre, insanlar hayatta dört alan üzerinde çatışma ile baş edebilirler: beden/duygu, başarı/aktiviteler, temas/çevre ve hayal/gelecek. Bu dört alan her bireye özgüdür, ancak batı yarımkürede yaşayan insanların genellikle beden odaklı ve başarı odaklı başa çıkma modlarına daha fazla odaklandığı, doğu yarımkürede yaşayan bireylerin ise ilişki odaklı ve gelecek odaklı başa çıkma mekanizmalarını daha çok vurguladığı bulunmuştur. İnsanlar kendi tercih ettikleri başa çıkma mekanizmalarını geliştirirler, ancak bu mekanizmalar dengesiz olduğunda hastalık ve olumsuz semptomlar ortaya çıkabilir. 

 

Danışma ilkesine göre, terapinin ve kendi kendine yardımın beş aşamasını vurgulayan, zorlukların veya sorunların beş farklı adımda ele alınması gerekmektedir:

1. Gözlem, terapideki bir kişinin genellikle yazılı olarak, rahatsız edici ve hoşnut edici durumlar hakkında belirli bir gösterge sağladığı aşama.

2. Envanter, çatışma ile gerçek yetenekler arasındaki herhangi bir ilişkiyi vurgulamak amacıyla yapılan yapılandırılmış, keşif niteliğinde bir mülakattır.

3. Durumsal destek, terapideki bir kişinin romantik bir partnerin veya diğer sosyal olarak önemli kişilerin olumlu özelliklere odaklanmaya ve bunları teşvik etmeye teşvik edildiği aşama.

4. Sözel ifade, partnerler arasındaki ilişki sorunlarının tartışılması.

5. Hedef geliştirme, geleceğe yönelik olarak pozitif ve ulaşılabilir hedefler belirlemenin dahil olduğu aşama.

 

Olumlu psikoloji ve olumlu psikoterapi isim benzerliğine rağmen, bu iki yaklaşım farklıdır. Martin Seligman tarafından geliştirilen olumlu psikoloji, olumsuz deneyimleri ve travmayı olumlu bir şekilde çerçevelemeden tanıyan, daha batılı bir yaklaşımdır.

 

POZİTİF PSİKOTERAPİDE KULLANILAN TEKNİKLER

 

Pozitif psikoterapinin belirgin bir özelliği, hayal gücü ve sezgiyi iyileşme sürecine dahil etmesidir. Kültürel hikayeleri kullanarak, terapi gören kişi ile terapist arasında arabuluculuk yapma amacını taşıyan bu yaklaşım, terapi gören kişi için tanımlama temeli sağlayabilir ve aynı zamanda bir koruma aracı olarak işlev görebilir. Kendini hikayeye dahil ederek, terapi gören bireyler, kim oldukları, karşılaştıkları sorunlar ve kişisel istekleri hakkında daha açık bir şekilde konuşabilirler. Bir terapist, duyarlı konuları daha doğru bir şekilde ele alabilir ve bireyin kavram ve isteklerini saldırgan bir şekilde eleştirmeksizin olası düzenlemeleri önerir.

 

Terapistler, bireylerin tek taraflı fikirleri nesnel bir şekilde analiz etmelerine, bunları olumlu bir şekilde yeniden yorumlamalarına ve ardından üzerine inşa etmelerine yardımcı olabilir. Bu süreç, terapistin başlangıçta olumsuz algılanan belirtilerin olası yorumlarının kapsamlı bir genel bakışını oluşturmasını gerektirir. Örneğin, kendisini bağlı ve bağımlı hisseden bir kadın, durumunu daha olumlu bir şekilde görmeye teşvik edilebilir; örneğin, kendisini eşinin yanında olmaktan keyif alan bir kadın veya diğer insanlarla birlikte olmayı tercih eden bir arkadaş olarak düşünebilir.

 

Tedavi görenler olumlu bir yorum benimsedikçe, yaşadıkları sorunlar genellikle tekrar tekrar olumsuz deneyimler olarak ifade edilmez ve genellikle kişisel kaygılardan ayrılarak ortaya çıkan herhangi bir zorluğa yeni olası çözüm yollarını inceleyebilirler.

 

TEMEL YETENEKLER VE GERÇEK YETENEKLER

 

Pozitif psikoterapi, cinsiyet, etnisite, yaş, sınıf, mali durum veya zihinsel sağlık durumundan bağımsız olarak, tüm bireylerin iki temel, bilinçsiz yeteneğe sahip olduğunu varsayar: “bilme yeteneği” ve “sevme yeteneği”.

Bilme yeteneği, bir kişiyi farklı yaşam alanları arasındaki bağlantıları algılamaya, günlük olayların nedenlerini anlamaya ve varoluşun anlamını anlamaya iter—güneşin neden parladığı, bir ağacın neden büyüdüğü, bir kişinin kökleri veya arka planı ve bir kişinin geleceği veya varacağı yer. Bu bireysellik duygusu, soruları formüle etme ve cevapları arama yeteneği ile birlikte, eğitim yoluyla bilgi arttıkça gelişir. Sevme yeteneği ise doğuştan gelir ve bir kişinin duygusal alanı ile kişilerarası ilişkileri ile ilgilidir. Peseschkian'a göre, bu iki temel yetenek, bireyin gerçek yeteneklerine yol açar.

 

Gerçek yetenekler, her gün sürekli olarak başvurulan ve düzenli olarak kullanılan tutumları ve davranışları ifade eder. Bunlar, bir kişinin temel yetenekleriyle vücut, çevre ve zamanla etkileşimde bulundukça ortaya çıkar. Kültür, din ve ebeveyn bakımı gibi faktörler, gerçek yeteneklerin gelişiminde önemli bir rol oynar. 

 

 Sevme yeteneği, başlıca olarak duygusal alanda yer alır. Sevme yeteneğinin gelişimi, sabır, şüphe, birlik, güven, umut, zaman, temas, güven ve kesinlik gibi başlıca yeteneklerin ortaya çıkmasına yol açar.

 

Kavrama ve bilme yeteneğinden gelişen ikincil yetenekler, birey büyüdükçe çevre ve toplumun verimlilik beklentileri tarafından etkilenir. İkincil yetenekler arasında güvenilirlik, temizlik, düzen, dakiklik, itaat, kesinlik, nezaket, dürüstlük, gayret-başarı, samimiyet, tutumluluk, adalet, sadakat ve sorumluluk bulunur.

 

Gerçek yetenekler tüm kültürlerde kullanılır, ancak göreli anlamları ve önemleri genellikle toplum tarafından daha belirgin bir şekilde tanımlanır. Bu nedenle, bir kültür grubu tarafından çok değerli olan bir gerçek yetenek, başka bir grupta önemli ölçüde daha az önemli olabilir.

 

Zorluklar veya çatışmalar, bireyin içinde veya diğer bireylerle olan anlaşmazlıklardan kaynaklanabilir.

 

Pozitif psikoterapi; bireyleri içsel denge hissine ulaştırmak için beden, ruh, zihin ve duygu üzerinde sahip oldukları tüm kaynakları kullanmaya yönelik becerilerle donatılmış olduğunu öne sürer. Özellikle kültürlerarası ilişkilerde çatışma yaşayanlar, farklı kültürlere göç edenler, kültürler arası akrabalarla çatışma yaşayan aileler veya diğer kültürlerden gelen insanlarla sorunlar yaşayan bireyler, pozitif psikoterapinin benzersiz terapötik yaklaşımlarından fayda görebilirler.

    

Uzman Psikolog Ebru Özer